Galata’dan Cihangir’e İstanbul’un En Çekici Travesti Rotaları
İstanbul… Yüzlerce kültürün iç içe geçtiği, sokaklarında hikâyelerin yankılandığı, geceleriyle ayrı, gündüzleriyle bambaşka bir şehir. Bu devasa mozaikte bir köşe var ki; hem özgürlüğün hem de kimliğin en cesur tonlarına ev sahipliği yapıyor: Galata’dan başlayıp Cihangir’e uzanan o büyülü rota. Ve bu rotanın en görünmez ama en etkileyici kahramanları: İstanbul travestileri.
Galata: Tarihi Taşların Arasında Modern Kimlikler
Galata Kulesi’nin gölgesinde başlayan bu yolculuk, geçmişle bugünün karışımı gibi. Akşam saatlerinde dar sokaklardan yükselen kahkahalar, topuklu ayakkabıların taş döşemede bıraktığı yankılarla birleşiyor. Bu bölge sadece turistlerin değil, aynı zamanda travesti bireylerin kendilerini rahatça ifade edebildiği ender yerlerden biri.
Buradaki kafelerde çalışan, performans sergileyen ya da sadece bir bardak kahvenin tadını çıkaran travesti bireyler; kendi varoluşlarını her gün yeniden haykırıyor adeta. Hem kendileriyle barışık hem de etrafı güzelleştiren o enerji… Galata’da travesti olmak, kimliğini bastırmadan yaşamak demek.
Tophane Ara Sokakları: Gözden Uzak, Ruhlara Yakın
Galata’dan Cihangir’e doğru yürürken Tophane’nin ara sokaklarına uğramadan olmaz. Gündüzleri sessiz gibi görünse de geceleri burası adeta bir ritüele dönüşür. Bazen bir ev partisinde, bazen de samimi bir sokak sohbetinde; travesti bireyler burada hem dostluklarını hem de hayat tecrübelerini paylaşır.
Bu sokaklar; yargılamayan, kabullenen, sarıp sarmalayan insanlarla dolu. Burada tanışılan bir travesti, bazen sadece bir kahkaha bırakır aklınızda; bazen de unutulmaz bir hayat dersi.
Cihangir: Sanatın, Özgürlüğün ve Kendin Olmanın Merkezi
Ve nihayet Cihangir… İstanbul’un bohem kalbi. Rengarenk sokak duvarları, kedilerin gölgesinde yürüyen insanlar ve özgürlükle yoğrulmuş bir yaşam tarzı. Cihangir, travesti bireyler için sadece bir mahalle değil; aynı zamanda bir sahne. Burada gece kulüplerinden sanat evlerine, kahve köşelerinden açık hava etkinliklerine kadar birçok noktada onların izini sürmek mümkün.
Kimileri sahnede drag performansıyla izleyiciyi büyülerken, kimileri bir film festivalinde yönetmen kimliğiyle karşılar sizi. Cihangir’in sunduğu o içtenlik, travesti bireylerin burada kök salmasına ve hayallerini yeşertmesine alan açıyor.
Bu Rota Sadece Bir Yol Değil, Bir Hikâye
Galata’dan Cihangir’e uzanan bu kısa ama anlam yüklü rota, aslında sadece fiziksel bir yol değil. Bu yol; mücadelelerin, kahkahaların, kırılganlıkların, yeniden ayağa kalkmaların ve en çok da görünür olma cesaretinin yoludur.
İstanbul’un travesti bireyleri; bu rotayı sadece adımlamıyor, aynı zamanda şekillendiriyor. Onlar sayesinde şehir biraz daha renkli, biraz daha cesur ve çok daha gerçek.
Röportaj Konuğu: Dilara, 33 yaşında, drag performans sanatçısı
Mekan: Galata’da küçük, loş ışıklı bir kafe
Muhabir: Dilara, seni ilk kez Galata sokaklarında yürürken görmüştüm. Saçların rüzgârda uçuşuyordu, topukluların taşlarda tıkırdıyordu. İstanbul’da, özellikle Galata ve Cihangir’de yaşamak senin için ne ifade ediyor?
Dilara: (gülerek) Galata benim için bir nevi sahne. Burada yürümek bile performans gibi. İnsanlar bakar ama artık nasıl baktıkları pek umurumda değil. Bu sokaklarda ilk başta çok zorlandım. Laf atan mı ararsın, göz deviren mi… Ama zamanla bu mahalleyle birbirimize alıştık. Galata beni kabullendi, ben de ona yaramı anlattım.
Röportaj Konuğu: Selen, 29 yaşında, stilist & Instagram içerik üreticisi
Mekan: Cihangir’de bir vintage butiğin arka bahçesi
Muhabir: Selen, seni Instagram’dan biliyoruz. Ama seni bu kadar özgür yapan şey, sadece tarzın değil gibi geliyor. Cihangir’de olmak ne kazandırdı sana?
Selen: Özgürlük burada stilin kadar duygularını da giyinmekle alakalı. Cihangir bana “kimliğini değiştirme, sadece daha da parlat” dedi. İlk geldiğimde yalnızdım. Bir arkadaş bulup bir kadeh şarap içmeye çıktım… Derken kendimi açık hava tiyatrosunda sahne arkası makyaj yaparken buldum. Bu mahalle sana kucak açmazsa, başka bir yol yaratıyor zaten. Travesti kimliğimle burada çalışabildiğim, üretebildiğim ve sevildiğim için minnettarım.
Röportaj Konuğu: Mina, 41 yaşında, eski dansçı – şimdi bir kafede işletmeci
Mekan: Tophane’de kendi işlettiği küçük kafe
Muhabir: Mina, senin hikâyen çok daha köklü. Bu sokakları genç yaşlarında arşınladın, şimdi burada dükkan sahibisin. Neler değişti?
Mina: (derin bir nefes alıyor) Zaman çok şey öğretiyor. Eskiden bu sokaklardan korkarak geçerdik. Şimdi aynı yerlerde kahve servis ediyorum. Tophane’de insanlar artık tanıyor beni. “Abla bugün hangi kek var?” diye soruyorlar. En güzeli ne biliyor musun? Artık görünmez değilim. Ne olduğumu herkes biliyor. Ve artık kimseyi açıklamak zorunda değilim.
💬 Kapanış:
Bu röportajlar bize gösteriyor ki; Galata, Tophane ve Cihangir sadece İstanbul’un semtleri değil. Aynı zamanda bir mücadelenin, görünür olmanın ve kendin olarak var olmanın sembolleri. Travesti bireyler, bu sokaklara sadece ayak basmıyor; bu sokakların ruhuna kendi hikâyelerini işliyor.