Gecenin karanlığında, şehrin görmezden geldiği sokaklarda bir ritim yükselir: Fısıltıların arasına karışan kahkahalar, direnişin notalarını taşır. Bu, travesti bireylerin sokaklarında yankılanan bir müziktir. Gündüzleri “görünmez” kılınanlar, gecenin kollarında nefes alırken, yaşamlarını bir beste gibi dokur. Bu ritim, sadece bir varoluşun değil, aynı zamanda bir dayanışmanın ve başkaldırının hikâyesidir.
Fısıltılar: Gölgeler Arasında Bir Dil
Travesti sokaklarında fısıltılar, bir iletişim aracından çok daha fazlasıdır. Polis baskınlarına dair uyarılar, güvenli mekânların adresleri veya bir arkadaşın “Bugün seni evden kovdular mı?” sorusu… Hepsi bu sessiz dilin parçalarıdır. Toplumun dayattığı suskunluğa rağmen, fısıltılar bir direnişe dönüşür.
Örneğin, İzmir’in Alsancak sokaklarında travesti bireyler, 2000’lerin başında “gizli kodlar” geliştirdi. Belli bir ıslık sesi, tehlike anını haber veriyor; bir cep telefonu ışığının yanıp sönmesi, “buraya gel” anlamına geliyordu. Bu sessiz iletişim, hayatta kalmanın yaratıcı bir biçimiydi.
Kahkahalar: Reddedilmişliğe Atılan Bir Tokat
Travesti sokaklarında kahkaha, bir lüks değil, politik bir eylemdir. Toplumun “utanç” yüklediği bedenler, kahkaha ile özgürleşir. İstanbul’da Tarlabaşı’nda geceyarısı çay içen bir grup travesti bireyin kahkahaları, duvarlara çarpıp semtin tepelerinde yankılanır. Bu ses, “Siz bizi yok sayabilirsiniz, ama biz buradayız!” der gibidir.
2019’da Ankara’da bir travesti bireyin düzenlediği “Kahkaha Workshopu” etkinliği, tam da bu ruhu yansıtıyordu. Katılımcılar, nefret söylemlerini absürt skeçlere dönüştürerek gülmeyi seçti. Organizatörün deyişiyle: “Kahkaha, bizi insanlaştırıyor. Çünkü gülmek, en insani eylem.”
Sokakların Orkestrası: Dayanışmanın Notaları
Bu sokakların ritmi, yalnızca bireylerin değil, kolektif bir dayanışmanın eseridir. Gece kulüplerinde söylenen şarkılar, drag queen performanslarındaki alkışlar veya bir dernekteki aktivistlerin tartışmaları… Hepsi bu müziğin bir parçası. Özellikle Diyarbakır’da travesti bireylerin kurduğu “Sesimize Ses Ver” korosu, Kürtçe ve Türkçe şarkılarla hem kültürlerini yaşatıyor hem de görünürlük talep ediyor.
Ancak bu orkestra, her zaman uyum içinde çalmaz. Bazen polis sirenleri, kahkahaların yerini alır. Bazen de nefret dolu bakışlar, fısıltıları kesmeye çalışır. Ama travesti bireyler, bu uyumsuzluğu bile bir ritme dönüştürmeyi bilir.
Bir Sokak Şarkısı: “Ben Burada Varım!”
Türkiye’de travesti bireylerin sokakları, resmi tarihin yazmadığı bir direniş kroniğidir. 1996’da İstanbul’da travesti bireylerin polis şiddetine karşı başlattığı “Gece Yürüyüşü”, o dönem medyada yer bulmasa da, sokakların hafızasında bir iz bıraktı. Bugün, genç aktivistler bu hikâyeleri TikTok videolarıyla yeniden anlatıyor.
Antalya’da bir travesti bireyin sokakta söylediği şarkı sözleri, bu kroniği özetler nitelikte:
“Fısıldaşırken duvar diplerinde,
Kahkahamla çınlatırım geceyi.
Adım yoksa haritada,
Ben bu sokakların ezgisiyim.”
Çağımızda Dinlemeyi Öğrenmek
Travesti sokaklarının ritmi, kulak vermeyi bilene çok şey anlatır. Fısıltılar, kahkahalar, hatta sessizlikler… Hepsi bir hikâyenin parçası. Toplum olarak yapmamız gereken, bu ritmi bastırmaya çalışmak değil, dinlemek. Çünkü bu sokakların müziği, hepimizin insanlığına ayna tutuyor.
Unutmayalım: Fısıltılar susturulamaz, kahkahalar ise zincire vurulamaz.
Bir yanıt yazın