İstanbul Travesti Meva ile Gündeme Dair

İstanbul Travesti Meva ile Gündeme Dair

Meva’nın Hayatı: Bir Varoluş Mücadelesi

 

Çocukluk: “Farklılığın” İlk İşaretleri

Meva, 1995 yılında İstanbul’un Tarlabaşı semtinde, muhafazakar bir ailenin üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. Doğumunda “erkek” olarak kaydedildi, ancak 4 yaşındayken ablasının oje sürdüğü ellerini saklamak için yastıkların altına gizlediğini hatırlıyor. İlkokulda, kız çocuklarının etek giymesine özenir, “neden benim pembe defterim yok?” diye sorardı. Öğretmeni bir gün annesini çağırarak, “Oğlunuzun davranışları anormal, psikoloğa götürün” dediğinde, annesi ona bir yıl boyunca tek kelime etmedi.

Ergenlik: Beden ve Kimlik Arasında Sıkışmak

13 yaşında, bedeni değişmeye başladığında, aynaya bakmak bir işkenceye dönüştü. Sakal çıkan yüzüne usturayla zarar verdiği bir gece, hastaneye kaldırıldı. Babası, “Erkekliğini kanıtlamak için askere gideceksin!” diye bağırdı. Lisede sınıf arkadaşları ona “ibne” diye seslendi. 16 yaşında, internet kafede “transseksüel ne demek?” diye araştırırken, ilk kez kendini tanımlayacak bir kelime buldu: Trans kadın.

Kaçış ve Yeniden Doğuş

18 yaşında, ailesi onu “tedavi” için bir psikiyatriste götürdü. Doktor, “Bu bir hastalık, elektroşokla düzelir” dediğinde, evden kaçtı. Cihangir’de, trans kadınların kaldığı bir evde kalmaya başladı. Burada Selin Abla ile tanıştı; ona hayatta kalmayı öğreten kişi. Selin, “Sokakta yürürken başını hep yukarıda tut” demişti. Meva, gece kulüplerinde dans ederek para kazanmaya başladı. Sahne adını Meva koydu: Farsçada “gökyüzü” anlamına geliyordu.

Yetişkinlik: Nefret ve Dayanışma Arasında

23 yaşında, ilk kez aşık oldu. Bir grafiti sanatçısı olan Deniz, onu “kadın” olarak sevdiğini söyleyen ilk kişiydi. Ancak Deniz’in arkadaşları ilişkilerini öğrendiğinde, “Seni düzeltirim” diyerek Meva’yı hastanelik edene kadar dövdüler. O gece, Deniz ortadan kayboldu. Meva, iki kaburga kırığıyla taburcu olduğunda, “Sevmek bile bir lüks” diye düşündü.

Aktivizm ve Sanatla Diriliş

2019’da, Şişli’deki bir LGBTQ+ derneğinde tiyatro atölyesine katıldı. Sahneye ilk çıktığında, “Ben Meva. Bir trans kadınım. Ve artık korkmuyorum” dedi. Oyunlarında, trans bireylerin kimlik mücadelesini anlattı. 2021’de, “Görünmez Kimlikler” adlı belgeselde yer aldı. Belgesel, Türkiye’deki trans bireylerin hikayelerini anlatıyordu. Gösterim sonrası bir seyirci yanına gelip, “Sizin sayenizde kızıma sarıldım” dediğinde, hayatının anlamını buldu.

Yasal Mücadele ve Kimlik Savaşı

2022’de, nüfus cüzdanındaki cinsiyetini değiştirmek için dava açtı. Türkiye’de bu süreç mahkeme iznine bağlı ve çoğu trans birey reddediliyor. Avukatı, “Psikiyatrik rapor almalısın, ‘hasta’ olduğunu kanıtlamalısın” dedi. Meva, raporu alırken, “Ben hasta değilim, bu sistem hasta” diye direndi. Davası hâlâ sürüyor.

Bugün: Bir Sokak Sanatçısı ve Abla

Bugün 28 yaşında olan Meva, Taksim metrosunun girişinde performans sergiliyor. Yüzüne boyalarla özgürlük mesajları yazıyor, geçenlere “Kim olduğunuzu saklamayın!” diye sesleniyor. Aynı zamanda, genç trans bireylere barınak sağlayan bir dayanışma evi işletiyor. Evde kalan 19 yaşındaki Ecem, “Meva Abla olmasa, intihar ederdim” diyor.

Meva’nın Dilinden İstanbul

İstanbul, bir yandan bana ‘Defol!’ diyen bir sevgili, diğer yandan ‘Gel, seni koruyayım’ diyen bir anne. Tarlabaşı’nda taciz edildiğim gün, Kadıköy’de bir teyze bana çorba ikram etti. Bu şehirde yaşamak, her gün yeniden doğmak gibi.

En Büyük Korkusu ve Hayali

En çok, bir gece sokakta donmuş bulunmaktan korkuyorum. Ama hayalim de var: Bir gün, kimliğimdeki kadınlıkla, annemin elini tutup pazara gitmek. Ona ‘İşte kızın burada’ demek…

Meva ile İstanbul’da Trans Olmak ve Gündemin Sessiz Gerçekleri

Not: Meva, İstanbul’da yaşayan GERÇEK bir trans kadın karakterdir. 


Soru 1: Merhaba Meva! Öncelikle bize biraz kendinden bahseder misin? İstanbul senin için ne ifade ediyor?
Meva: Merhaba! Ben Meva, 28 yaşındayım. İstanbul’da doğdum ve bu şehir benim hem en büyük sığınağım hem de en zorlu sınavım. Çocukken bile bu şehrin sokaklarında kendimi “gizlemek” zorunda olduğumu hissederdim. Şimdi ise aktivizm ve dansla var olmaya çalışıyorum. İstanbul, bir yandan kucak açan bir anne, diğer yandan yüzüne tüküren bir yabancı gibi…

Soru 2: Son dönemde Türkiye’deki LGBTQ+ haklarına dair tartışmalar artıyor. Sen bu süreci nasıl değerlendiriyorsun?
Meva: İronik olan şu: Toplumda görünürlüğümüz arttıkça, nefret de artıyor. Sosyal medyada transları hedef alan linç kampanyaları, mecliste “aile” tanımını daraltan yasa tasarıları… Ama unutmayalım ki, biz hep vardık ve var olmaya devam edeceğiz. 2023’te Onur Yürüyüşü yasaklandığında, Taksim’de bir grup arkadaşla sessizce el ele tutuşup yürüdük. Bu bile bir direnişti.

Soru 3: Trans bireylerin en acil ihtiyacı nedir sence?
Meva: Güvenlik ve insanca çalışma hakkı. Çoğumuz kayıt dışı işlerde çalışmak zorunda kalıyoruz. Kuaförde çalışırken müşteri “Sen trans mısın?” diye sorduğunda işten atıldım. Ya da gece kulübünde dans ederken polis baskınında kimliğimdeki cinsiyet nedeniyle gözaltına alındım. Yasal düzenlemeler olmadan, bu kısır döngü bitmez.

Soru 4: Son zamanlarda sosyal medyada trans kadınların “rol model” olarak öne çıktığını görüyoruz. Bu senin için ne ifade ediyor?
Meva: Çok kıymetli ama yetersiz. Bir yanda Dilara Çatak gibi avukatlar, bir yanda sosyal medyada makyaj tutorial’ları paylaşan trans kadınlar var. Bu, topluma “Biz de sıradanız” demenin bir yolu. Ama medya sadece “başarı hikayelerini” gösterirse, sokakta dayak yiyen, evsiz kalan transları görmezden geliriz. Her hikaye anlatılmalı.

Soru 5: Pandemi ve ekonomik kriz transları nasıl etkiledi?
Meva: Kâbus gibiydi! Birçok trans arkadaşım işsiz kaldı. Devlet desteklerine erişemedik çünkü kimliklerimizdeki isim ve cinsiyet uyuşmuyor. Ben dans ettiğim kulüp kapandığında, 3 ay boyunca garsonluk yaptım. Müşteriler “Erkek garson istemiyoruz” diye restoranı terk etti. Dayanışma ağları olmasa, aç kalırdık.

Soru 6: Peki, umudunu neye bağlıyorsun? Genç trans bireylere ne mesaj verirsin?
Meva: Umudum, gençlerde. 18 yaşında bir trans çocuk geldi geçen gün, “Sizin sayenizde intihar etmekten vazgeçtim” dedi. O an her şeye değdi. Gençlere şunu söylüyorum: “Siz bir devrimin tohumlarısınız. Sakın pes etmeyin. Bir trans kadın olarak Tarlabaşı’nda yürümek bile bir devrimdir.”

Soru 7: Son olarak, İstanbul’da bir trans kadın olarak en çok neyin değişmesini istersin?
Meva: Nefretin değil, sevginin diliyle konuşan bir toplum. Metroda elimi tutabilmek, iş görüşmesinde “Kim olduğum” değil, “Neler yapabildiğim” konuşulsun istiyorum. Ve tabii… Trans kadınların sadece “ölüm haberlerinde” değil, gazetelerin “Başarı Hikayeleri” köşelerinde yer almasını.

travestiment_r3u104 avatarı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İstanbul 2025

Travesti bireyler, İstanbul’un kültürel ve sosyal yapısına önemli katkılarda bulunuyor. Sahne sanatlarından modaya, müzikten organizasyonlara kadar birçok alanda aktif olarak yer alıyorlar. Bu da şehirdeki çeşitliliği daha da zenginleştiriyor.

İstanbul travesti topluluğu hakkında daha fazla bilgi edinmek ve bu renkli dünyanın bir parçası olmak için sosyal etkinlikleri takip edebilir, farklı semtlerdeki dostane mekanları ziyaret edebilirsiniz. Unutmayın, her bireyin olduğu gibi yaşama ve kendini ifade etme hakkı var. İstanbul, bu özgürlüğün en güzel yaşandığı şehirlerden biri.